Bu yazı size 2 şeyi anlatacak ilki hepinizin bayıldığı reyting canavarı Çukurun karizmatik babası İdris Koçovalı’nın aslında hangi gerçek mafya babasından esinlendiği, hikâyelerinin benzeyen tüm noktalarını tek tek anlatacağız. 2.si ise daha sürprizli hazır sizi yakalamışken sesiyle bakışlarıyla tavırlarıyla İdris babaya adeta Hollywood ayarında hayat veren aktörü Ercan Kesal’ı anlatacağız. Hadi o zaman! bu yazıda araştırmanın hakkını tam verdik sabredin tüm cevaplar geliyor.
Bize ve birçoklarına göre daha önce Kavak Yellerini ve Güneşi Beklerken’i yazan senarist Gökhan Horzum bu karakteri yaratırken tarihimizin en meşhur mafya babalarından İdris Özbir’den yani nam-ı değer Kürt İdris’ten esinlenmiş. Nasıl mı? Anlatalım…
Şimdi kafalar karışmasın diye 2 İdris’i ayırmak için onları Koçovalı ve Özbir diye ikiye ayıracağız.
Özbir fakir babası, işçinin ve emekçinin yanında olan bir mafya olarak bilinirdi. 1937’de doğduğu Kars’tan İstanbul’a gelip bu hayata Aksaray’da komi olarak başladı. 6 yaşında annesini kaybetmiş, dedesi tarafından büyütülmüştü. İşte daha çukurun ilk bölümünde yaşına ve tüm gücüne rağmen pazarcılık yapan Koçovalı ile benzerlikler burada başlıyor. Kürt İdris’in gençliğinde hapishanede 2 oğlancıyı bıçakladığı söylenirken, Koçovalı’nın oğlu Kahramanın yine ilk bölümde bir sübyancıya ceza keserken görüyoruz. 1967’de cezaevinden tahliye olunca, Özbir Beyoğlu’nda bir racon ortamı oluşturur. Kumar oynatmaya başlar ve kendine bir yuva kurar.
Koçovalı, 1970’lerde çukura onun mahallesine çok insanın köylerden gelip göç ettiğini ve bu insanlara nasıl babalık yaptığını anlatıyor. Nerdeyse tüm binaların evlerin ona ait olduğu 1 Milyar TL gibi uçuk bir rakam ettiği iddia edilen devasa bir serveti var.
Özbir ise tam bu yıllarda işleri büyütüp inşaat, arsa, arazi dünyasına el atıyor ve Kürt İdris Lakabıyla şehrin en önemli kabadayılarından biri oluyor.
Koçovalı uyuşturucuya hayır diyor, anlatılanlara göre Özbir de fuhuş ve uyuşturucuya karşı durmuş. Sonra gelelim en bariz benzerliğe Bülent Ersoy’un Koçovalı’ya verdiği özel konseri ve rakı içmelerini hatırlarsınız. İşte Kürt İdris’in Bülent Ersoy’la gerçek hayatta böyle bir ortamı olduğu, bir gün gazinoda onu dinlemeye gelmişken polis baskınında Bülent Ersoy’un Kürt İdris’e “silahın varsa ver saklayayım” dediği yazılıyor. Sanat dünyasına da el atıyor ve anlatılanlara göre sonraki yıllarda İbrahim Tatlıses’i himayesine alıp diğer babalar ile tanıştırıyor. Ünlülerle ilişkisi burada bitmiyor. Yılmaz Güney ile yakın bir dostluğu olmuş.
Özbir kendi kumarhanesinde Yılmaz Güney için Koçovalıların 8. Bölümde yaptığı gibi bir oyun tertiplemiş, açılıştaki geliri de ona bırakmış. Sonraları zamanın önde gelen babalarından Dündar Kılıç ile dost olmuş namı yürümüş.
Kürt İdris 2002 yılında akciğer kanserinden vefat etmiş ve bir dönem kapanmış bu şekilde, Koçovalı’nın hikâyesi ise nasıl bitecek bilmiyoruz ama bu sezon sonunda babanın sahneden inip Vartolu ve diğer evlatların mücadelesini izlemenizde ihtimal dâhilinde.
İdris Koçovalıyı oynayan Ercan Kesal Kimdir?
Tamam, hikâye ve karakter etkileyici ama bu karaktere can veren Ercan Kesal olmasa olmazdı. Doktor, Hastane Yöneticisi, Yazar, Senarist, Oyuncu on parmağında on marifetli bu adamın hikâyesi en şaşırtıcı olanı, Nevşehir Avanos doğumlu bir esnaf çocuğu, tıp eğitiminin ardından taşra doktorluğu geçen bir ömür sonunda onu 1997’de kurduğu Okmeydanı Hastanesinin patronluğuna sürüklüyor. Eşi Nazan Hanım Nuri Bilge Ceylan’ın 2002 yapımı Uzak filminde oynarken bar sahnesine bir figüran lazım oluyor. Kendi sözleriyle “bara giren kel adam” onun ilk rolü oluyor, sonrası çorak söküğü. Vavien, Yozgat Blues, Üç maymun ve daha niceleri derken 40 yaşından sonra, bu işin okulunu okumadan nasıl büyük aktör olunur adeta kitabını yazıyor. Ödüller alıyor, kitaplar yazıyor, köşe yazarlığı yapıyor ama çoğumuz onu Hükümet Kadında ki rolüyle ya da bugün Çukurdaki karakteriyle tanıyoruz.
Hayallerinin peşinden koşarak kendini o yaşında sinema sanatına adayıp başaran Ercan abimizin hikâyesi hepimize umut vermeli. Tıpkı Askerlik ve Memurluk’ tan sonra şiirin öncülerinden olan Turgut Uyar yada Akademisyenlikten “Tutunamayanları” edebiyatımıza kazandıran Oğuz Atay gibi.
Bu özel yazımızda acı tatlı yerine Ercan Kesal’ın yıllarca biriktirdiği gözlemleri ve bilgi birikimiyle BBC’nin bu yüzyılın en iyi filmleri listesine giren senaryosu onun başından geçen bir olayı anlatan Bir Zamanlar Anadolu’da filminde döktürdüğü sahne ile son buluyor. Meşhur muhtar sahnesini izlemek için sizi şu videoya alalım.