SPOİLER YOK! La Casa De Papel (Money Heist) Dizi incelememiz, Keyifli Okumalar.
Sizde hiç paranın darphanelerde basıldığını ama sadece kâğıt olan bu paranın neden halka hiç ulaşmadığını düşündünüz mü?
Bunun tabii ki bir sınırı ve dengesi olmak zorunda ama darphaneyi bir müddet ele geçirip yok yere para basıp çıksanız, birinin parasını çalmış olur musunuz?
2017’de çok güzel şeyler izlerken birbirinden fazla gereksiz yapımda izlediğim için seneyi dizi ve filmlere karşı çokta heyecan duyduğum bir şekilde bitirmemiştim ama bu seneye güzel yapımlarla başladığım için çok mutluyum. Bunların hepsinden de bahsetmek istiyorum çünkü geçtiğimiz yıl izlediğim çoğu şey bende inceleme yazısı yazmak için istek bırakmamışken bir İspanyol yapımı olan LA CASA DE PAPEL beni bu konuda çok heyecanlandırdı.
Breaking Bad bittiğinde günlerce etkisinden çıkamamıştım ve o geri dönülmez heyecanı tekrar yaşamayı çok istemiştim ama daha önce Lost’ta da hissettiğimiz bir şeyken şimdide LA CASA DE PAPEL bana bu hissi çok güzel yaşattı. Hem biraz içim buruk hem de bu diziyi spoiler yemeden izlediğim için aşırı mutluyum, o yüzden bu yazıda spoiler olmayacak şimdiden söyleyeyim.
Öncelikle hikâyemiz aslında bir soygun hikâyesi ve kahramanlarımız kimliklerini gizli tutmak adına gerçek isimleri yerine şehir isimleri kullanan kişiler, hikâyenin anlatıcısı Tokyo’da genelde olayları bize özet geçen kişi olarak yer alıyor ama kod adı Profesör olan kahramanımız birbirinden farklı kişiliklerde ki bu suçluları bir araya getiren asıl kahramanımız. Profesörün ömrünün yarısını adadığı bir planı var ve bu plan İspanya Kraliyet Darphanesini soymak.
Yani aslında soymak yanlış bir kelime çünkü kendisi kimseyi incitmek veya kimsenin parasını çalmak istemediği için darphaneyi bir süre ele geçirip yeterince miktarda para basıp kaçacakları bir plan geliştirmiş ki. aslında bu plan izleyici olarak çokta kötü bir gözle bakabileceğimiz bir plan değil, dolayısıyla ne rehinelere ne polislere nede halkı korkutmadan bu işi yapmak isteyen ekibimizin gerçekten işinde usta olan bir liderleri var ama ekibimiz planı uygularken darphanede yaklaşık 12 gün kalıp para basıp o paralarla kaçmak zorundalar.
Dizinin ilk bölümü tam olarak bu planda başlıyor ve olabilecek tüm senaryoları önceden düşünen profesörün kontrolündeki ekibimiz, aslında kimsenin önceden kontrol edemeyeceği sürprizlerle baş etmek durumunda kalıyorlar. Dediğim gibi bu söylediklerim sadece ilk bölümünün konusu olduğu için polislerin kapıda beklediği, soyguncularında içerde rehinelerle birlikte kapana kısıldığı ilginç bir diziye başlamış oluyoruz ve gerçekten de eyvah dediğimiz anların nasıl toparlandığını veya hiç beklemediğiniz şeylerin bir anda karşınıza çıktığını izlemek aşırı keyifli.
Hala izlemediyseniz gerçekten bir an önce izleyin çünkü hem çok fazla bölüm yok hem de sizde bırakacak etkinin çok tatlı bir etki olacağına eminim çünkü bu sadece silahların konuştuğu ya da sağlam bir planın olduğu sıradan bir soygun hikâyesi değil. Aynı zamanda içinde sosyolojik anlamda da siteme bir başkaldırış var.
Konusu bir yana aslında çok karakterli bir yapım olduğu için oyalanacak çok fazla şeyi de diziye ekleyebilmişler çünkü başta seçtiğiniz favori karakter bazen yerini, zamanla biraz daha çok sevdiğiniz birine devredebiliyor ya da birinden nefret ederken bir başkası için endişelenebiliyorsunuz ki bunlarda dizinin sürekli dinamik kalmasını sağlayan şeyler.
Karakterlerin geçmişlerine döndüğümüzde flashbackler de derinlik katmak açısından önemli bir yol olmuşken geri dönülemez bir planda kimsenin birlikte çalışmaktan başka şansı yok ve bu da bana dizinin aslında Lost’un başarı adımlarını izleyen bir sürü ortak noktasını fark ettirdi. Çünkü oda beklenmedik şeyler olan bir adada hapsolduğumuz çok karakterli başka bir yapımdı ve bize verdiği keyfi hepiniz hatırlıyorsunuzdur. Yoksa konunun ya da dizinin tarzının hiçte alakası yok tabi.
Zaten dizi İspanyol yapımı olduğu için konuşulan dilde bana çok çekici geldi ve belki de görünüş olarak pekte Türklerden uzak olmadıkları için bizim ülkemizde şuan hayran kitlesi hızla artmış olabilir çünkü dizinin Türkiye’deki popülerliği gittikçe daha da artıyor. Aslında biz dışardan senaryo almaya alışığız bu diziyi de alıp biraz yumuşatıp uyarlayabiliriz diye düşünürseniz hata edersiniz. Çünkü dizinin içinde çok güzel bir sistem eleştirisi var ve bir TV dizisinin bu kadar özgürce ve son derece haklı olarak eleştiri yapabilmesi gerçekten inanılmaz bir şey.
Hiç göze sokulmadan en başından beri verilen mesajlar aslında sağlam mesajlardı çünkü komünizmi simgeleyen kırmızı renkli işçi tulumları özgür ve farklı düşünceyi simgeleyen Salvador Dali maskeleri ve aslında hiç kimseye ait olmayan kâğıt paraları çaldıkları için sistemin polisler aracılığıyla onlara karşı gelmesi biraz detaylara odaklandığınızda aslında inanılmaz noktalar.
Hatta karakterlerin kimliksiz olmaları hepsini gözümüzde eşit kılarken yoldaşların isimlerinin şehir ismi olması da aslında bu düşünce hareketinin herhangi bir ülkedeki insanla aynı eşit isyanı temsil edebileceğini vurgulamış oluyor. Zaten “Bella Ciao” parçasını da bazen arka planda duyabilirsiniz. Tabii bunun yanı sıra dizide polisin karşı planlarını da sürekli olarak izlediğimiz için iki tarafı da karşılıklı takip etmek işleri daha da keyifli hale getiriyor.
Zaten içerdeki duruma, profesöre ve soygunculara fazlasıyla hâkim olduğumuz için dizi içerdeki rehinelere de odaklanınca senaryo daha da dolu hale geliyor ve aslında uzatsanız 4 sezonluk dizi çekecekleri malzeme çıkıyor ama sanırım bir şeyin suyunu çıkarmama konusunda bizden daha anlayışlılar. Rehinelerden Arthuro Román adındaki adama başlı başına bir spin-off çekseler olur çünkü adam dizi tarihinde ki en sinir bozucu karakterlerinden biri olabilir ve gerçekten diziyi izlerken hem komik hem de çileden çıkaran fikirleri sizi delirtebilir, kendisi gerçekten garip biri.
Dizide bunun gibi yakın takibe aldığımız başka rehinelerde var ve bunların arasından Allison Parker yıldız rehine olarak biraz daha rol çalabiliyor çünkü kendisi Bakanın kızı ve aslında polisi dışarda tutmak adına da önemli bir kol. Oyunculuk konusunda bu kızda idare ediyor ama asıl ekibimizin rollerini gerçekten çok güzel oynadıklarını söylemem gerek.
Oyuncu kadrosu ünlü isimlerden oluşmadığı için ilk başta belki size ilgi çekici gelmeyebilir ama her zaman yeni isimlere şans vermenin daha iyi olabileceğine inanmak gerek. Özellikle Berlin’i oynayan arkadaşın, her şeyden önce kamera karşısında ne kadar rahat olduğunu görmek çok keyif vericiydi çünkü biliyorsunuz ki bir filmi çekerken en iyi kameralar kullanılabilir ama kameraların varlığını bize unutturacak kişi tamamen oyunculardır. Tokyo, Berlin, Denver ve Profesör bana sanki her şey gerçekmiş gibi hissettirmek konusunda harikaydılar.
Kendilerini İnstagram’dan takibe aldım, bu arada Berlin İnstagram’ını çizimlerini paylaşmak için açmış ama sanırım psikolojisi biraz bozuk.
Ayrıca bu oyuncuları çoğu sahnede yüzlerinde Dali maskeleriyle konuşurken izledik ve yine de kimin nasıl bir tavır sergilediğini hissedebiliyor olmak bana ilginç geldi. Ayrıca o maskelerden bulursanız bana da lütfen söyleyin çünkü bende bir tane istiyorum. <3
Sonuç olarak La Case De Papel ardı ardına heyecanla izleyip bitirmek için harika bir yapım ve hem müziklerine hem de yaşattığı hisle asla unutmayacağım. Ayrıca siz bu diziyi Netflix de görmüş olabilirsiniz ama size söylemek istiyorum ki bu dizi bir Netflix dizisi değildir. Netflix sitesinde dizinin üstünde Netflix Original yazdığını da biliyorum ama bu dizi İspanya televizyonunda yayınlanan ve 15 bölüm süren bir yapım. Şimdi de 15 bölüm olmasına şaşırabilirsiniz çünkü Netflix de sadece 13 bölüm var. Hmm Aslında bakarsanız Netflix de sadece normalde 9 bölüm var. Dizi normalde tıpkı bizdeki gibi nerdeyse 70 dakikalık bölümlerden oluşuyor ve Netflix dizinin 9 bölümünü alıp süresini yaklaşık 45’er dakikaya indirerek 9 bölümü 13 bölümlük bir sezon olarak yayınlamış.
Yani Netflix geriye kalan 6 bölümü henüz yayınlamadı ama geriye kalan 6 bölümü 2. Sezon adı altında internet de bulabilirsiniz çünkü bu bölümler Netflix de yok. Yani ne yapmaya çalışıyorlar veya tam olarak nasıl bir sıralama ile yayınladılar bilmiyorum ama diziye devam edebilmek için izleyiciyi internetin derinliklerine yollamalarının çokta mantıklı olmadığını biliyorum. Ayrıca geçtiğimiz günlerde Netflix dizinin adını evrensel olması adına Money Heist olarak değiştirdiği için kafanız karışabilir, karışmasın. Üzerine Netflix Original yazınca inandırma isteği oluyor demek ki.
Sonuç olarak geri kalan bölümleri herkes izlememişken spoilerli yazı yazma imkânım olmadığı için bu yazıyı artık burada bitiriyorum ama bahsetmek istediğim çok fazla şey olduğunu bilmenizi isterim. O yüzden yeterince kişi diziyi izlemiş olursa tekrar üzerine detaylıca konuşmuş, yazmış oluruz. Buraya kadar üşenmeyip yazıyı okuduğunuz için teşekkürler.
